🏰 Fatih Sultan Mehmet, Mimar Atik Sinan ve Adaletin Zaferi
İstanbul’un fethinden sonra, Fatih Sultan Mehmet yalnızca bir imparatorluk kurmamış, aynı zamanda bu yeni başkente görkemli bir çehre kazandırmak istemiştir. Fethin hemen ardından İstanbul’un imarına büyük önem veren Fatih, bu doğrultuda kendi ismini taşıyan Fatih Camii’ni inşa ettirmeye karar vermiştir. Caminin inşası, dönemin önde gelen mimarlarından olan Atik Sinan’a emanet edilmiştir.
🕌 Caminin İnşası ve Fatih’in Beklentisi
Fatih Sultan Mehmet, bu caminin hem estetik hem de mimari açıdan Ayasofya’dan daha görkemli olmasını istemekteydi. Ayasofya, Bizans’ın İstanbul’a bıraktığı en büyük mirastı ve Fatih, Müslümanların bu topraklardaki hâkimiyetini simgeleyecek bir yapının Ayasofya’dan daha ihtişamlı olmasını hayal ediyordu. Bu amaçla inşaat sürecini bizzat yakından takip etti.
Caminin inşaatı tamamlandığında Fatih, büyük bir heyecanla eseri incelemeye gitti. Ancak ortaya çıkan yapı, onun beklentilerini karşılamaktan uzaktı. Ayasofya ile kıyaslandığında Fatih Camii’nin kubbesi daha küçük ve sadeydi. Bu durum karşısında büyük bir hayal kırıklığı yaşayan Fatih Sultan Mehmet, öfkesine yenik düşerek, mimar Atik Sinan’ın ellerinin kesilmesini emretti.
⚖️ Adaletin Kapısı: Kadı’nın Huzurunda
Ellerini kaybeden Atik Sinan büyük bir acı yaşamış, ama Osmanlı’daki hukuk sistemine olan güvenini yitirmemişti. Fatih Sultan Mehmet gibi bir hükümdarın verdiği karara rağmen, kadıya başvurarak şikayette bulundu. Osmanlı’da padişahın dahi kadı önünde halkla eşit kabul edilmesi, hukuk devletinin temel taşlarındandı.
Kadı durumu değerlendirdi ve deliller ışığında Fatih Sultan Mehmet’i mahkemeye çağırdı. Padişah, hiçbir ayrıcalık talep etmeden mahkemeye geldi ve Atik Sinan’ın şikayetini dinledi. Yapılan yargılamada, padişahın verdiği cezanın hukuka aykırı olduğu ve mimarın zararının tazmin edilmesi gerektiğine karar verildi.
Kadı, Fatih Sultan Mehmet’in elini kestirdiği mimarın da aynı şekilde padişahın elini kesebileceğine hükmetti. Ancak Atik Sinan, bu cezayı uygulamaktan vazgeçti. Bunun üzerine Fatih, büyük bir pişmanlık duyarak hem mimardan özür diledi hem de ona ömür boyu maaş bağlayarak gönlünü aldı.
📜 Tarihin Verdiği Ders: Hukukun Üstünlüğü
Bu olay, Osmanlı’nın adalet anlayışının en çarpıcı örneklerinden biri olarak hafızalara kazınmıştır. Padişahın bile hesap verebildiği bir hukuk düzeni, Osmanlı’yı yüzyıllar boyunca ayakta tutan temel prensiplerden biriydi. Fatih Sultan Mehmet’in öfkesine yenik düşmesi bir hata olsa da, sonrasında adaleti kabul etmesi ve boyun eğmesi, onun büyüklüğünü gösteren tarihi bir duruş olarak değerlendirilir.
Bu kıssa, günümüzde bile hukuk, yönetim ve vicdan konularında öğüt alınması gereken evrensel bir mesaj taşımaktadır:
“Adalet, sultanın dahi hesap verdiği bir sistemde anlam kazanır.”
Kaynak: Google search