1. Parayı Veren Düdüğü Çalar

Bir gün mahalledeki çocuklar Nasreddin Hoca'nın etrafına toplanmış.
Hepsi bir ağızdan düdük istiyorlar.
Hoca düşünmüş: “Bu kadar çocuğa düdük dağıtırsam param yetmez.”

Çocuklara demiş ki:
— Kim bana para verirse, ona düdük alırım!

Çocukların bazıları ceplerinden birkaç akçe çıkarıp Hoca'ya vermiş. Hoca paraları toplayıp pazara gitmiş, parası yettiği kadar düdük alıp dönmüş.

Düdük alan çocuklar ötmeye başlamış, düdük alamayanlar ağlamaya başlamış.
Ağlayan çocuklar Hoca’ya şikayet edince Hoca gülerek şöyle demiş:
— Parayı veren düdüğü çalar evlatlarım!



2. Ye Kürküm Ye


Nasreddin Hoca bir gün kasabadaki büyük bir ziyafete davet edilmiş.
Üzerinde eski püskü elbiseleriyle gitmiş.
Kapıdaki görevliler Hoca’ya doğru düzgün bakmamışlar bile.
İçeri girince de kimse Hoca’yı sofraya buyur etmemiş, herkes yüz çevirmiş.

Hoca durumu anlamış. Geri dönüp evine gitmiş, en yeni kürkünü giymiş, bir de başına gösterişli bir sarık takmış.
Tekrar ziyafete geldiğinde herkes Hoca'nın üstüne titremiş, ona en baş köşede yer vermişler, önüne türlü türlü yemekler getirmişler.

Hoca sofraya oturmuş.
Yemeklerden birer lokma alacağına kürkünün kolunu alıp çorbaya batırmış, pilavı kürkünün üzerine sürmüş.

Herkes şaşırmış:
— Aman Hoca, ne yapıyorsun? diye sormuşlar.

Hoca gayet sakin cevap vermiş:
— Madem beni değil de kürkümü çağırdınız, buyursun kürküm yesin!



3. Gölü Mayalamak

Bir gün Nasreddin Hoca'nın canı yoğurt istemiş.
Evde yoğurt kalmamış, maya da yok.
Bahçeye çıkmış, elinde bir kova yoğurt mayasıyla koşmuş.
Doğruca göl kenarına gitmiş ve elindeki mayayı göle boca etmiş.

Oradan geçen biri Hoca'yı görüp şaşkınlıkla sormuş:
— Hoca, ne yapıyorsun böyle? Göl maya tutar mı hiç?

Hoca hiç istifini bozmadan cevap vermiş:
— Ya tutarsa evladım, ya tutarsa!



4. Damdan Düşen Hoca

Bir gün Nasreddin Hoca evinin damını tamir etmek için dama çıkmış.
Bir anda ayağı kaymış, şarrr diye damdan aşağı yuvarlanmış.
Görenler hemen koşup Hoca’nın başına toplanmışlar.

Kimisi su getirmiş, kimisi başını okşamış.
Hoca acılar içinde yerde yatarken demiş ki:

— Bana doktor getirmeyin, bana damdan düşen birini getirin! Ancak o benim halimden anlar!



5. Eşeğe Ters Binmek


Bir gün kasabanın çocukları yine Nasreddin Hoca'nın etrafını sarmışlar.
Hoca’nın nereye gittiğini merak etmişler.
Hoca, hem çocukların hevesini kırsın hem de kendi rahat etsin diye eşeğe ters binmiş.

Çocuklar şaşırarak sormuşlar:
— Hoca, niye eşeğe ters bindin?

Hoca da gülümseyerek şöyle demiş:
— Ben böyle bineyim ki hem sizleri göreyim hem de siz beni!



6. Çalınan Kazan


Bir gün Hoca komşusundan bir kazan ödünç almış.
İşi bittikten sonra kazanı geri verirken içine küçük bir tencere daha koymuş.
Komşusu şaşırmış:
— Hoca, bu küçük tencere de neyin nesi?

Hoca gayet ciddi bir ifadeyle demiş:
— Komşu, senin kazan doğurdu, bu da yavrusu.

Komşu sevinçten havalara uçmuş, hiçbir şey demeden ikisini de almış.

Birkaç gün sonra Hoca yine kazanı istemiş.
Komşu memnuniyetle vermiş.

Ama bu sefer Hoca kazanı geri getirmemiş.
Komşu bir süre sonra dayanamamış ve kazanı istemeye gelmiş.

Hoca başını eğip üzgün bir sesle demiş ki:
— Ah komşu ah... Senin kazan öldü.

Komşu şaşkın:
— Hoca, kazan ölür mü hiç?

Hoca da sırıtarak şöyle demiş:
— Kazan doğuruyorsa, ölmesini de bilecek!



7. Borç İsteyen Komşu


Komşulardan biri Hoca’ya gelmiş, ısrarla borç para istemiş.
Hoca, o gün pek canı istemediği için kapıdan seslenmiş:

— Evde yokum!

Komşu şaşırmış:
— Hoca, evde yokum diyen sensin!

Hoca cevap vermiş:
— Evet ama benim ruhum başka yerde, burada sadece sesim var!



8. Sen de Haklısın


Bir gün Hoca'nın evine iki kişi gelmiş, kavga ediyorlar.
İkisi de haklı olduğunu iddia ediyor.

Önce birinin derdini dinlemiş, sonra diğerinin.
Her birine de "Sen de haklısın" demiş.

Orada bulunan birisi şaşkınlıkla sormuş:
— Hocam, biri doğru biri yanlış olmalı, ikisi birden nasıl haklı olur?

Hoca ona da şöyle cevap vermiş:
— Eee, sen de haklısın!




9. Eşeğini Kaybedip Şükretmek


Bir gün Hoca'nın eşeği kaybolmuş.
Köylüler baş sağlığına gelmişler.
Hoca yüzünde gülümsemeyle onları karşılamış.

Demiş ki:
— Ne mutlu bana ki eşeğimi kaybettim. Ya üstünde olsaydım da ben de kaybolsaydım!



10. Eşeğin Gölgesi


Yaz günü, biri Hoca’dan eşeğini kiralamış.
Öğle sıcağında durup eşeğin gölgesinde serinlemek istemiş.
Hoca da beklemeye başlamış.

Bir süre sonra Hoca adamı uyarmış:
— Eşeği kiraladın ama gölgesini kiralamadın!

Adam itiraz etmiş:
— Eşeği kiraladım, gölgesi de içindedir!

Hoca gülerek şöyle demiş:
— Evladım, eşek ayrı, gölge ayrı kiralanır!